İçerik Rehberi
Alerjenler havayla uçuşan ve gözle görülemeyen mikroskopik maddelerdir ve solunum yoluyla vücuda ulaşarak alerjik reaksiyonlara yol açarlar.
Alerjik Rinit Nedir?
Alerjik rinit, yaygın kullanımı ile saman nezlesi, bahar nezlesi, çoğunlukla bahar aylarında dış ortamda soluduğumuz havada bulunan polen veya mantarların, bazı kişilerin bağışık sistemleri tarafından yabancı madde (alerjen) olarak algılanması ve onlara aşırı tepki vermesi sonucu oluşur.
Alerjenler havayla uçuşan ve gözle görülemeyen mikroskopik maddelerdir ve solunum yoluyla vücuda ulaşarak alerjik reaksiyonlara yol açarlar. Polenler veya mantarlar solunum yoluyla vücuda girdiklerinde, kişi alerjik bir bünyeye sahipse, vücutta salgılanan “histamin” maddesi solunum yolu, göz, burun zarı ve alt solunum yolu, bazen de cildin iltihaplanmasına yol açıyor. Eğer alerjik rinit bahar mevsiminde görülüyorsa “mevsimsel”, tüm yıl boyunca görülüyorsa perenial (yılboyu) alerjik rinit olarak tanımlanır.
Alerjik Rinit Kimlerde Görülür?
Alerjik rinit herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. En sık 18-25 yaş döneminde görülmekle birlikte, yeni doğan ve bebeklik döneminden sonraki herhangi bir yaşta da görülebiliyor. Günümüzde çevresel koşullar bozuldukça yaş sınırı da ortadan kalktı. Ama söz konusu alerjinin yeni doğan dönemde oluşması için öncelikle, bebeğin en az bir bahar dönemi boyunca polenle karşılaşıp duyarlaşması gerekiyor. Ülkemizde, çocuklarda ve erişkinlerde yaklaşık yüzde 20 oranında görülmektedir.
Alerjik Rinite Neler Yol Açar?
Mevsimsel alerjik rinit çoğunlukla havada uçuşan ağaç, çayır ve ot polenlerine bağlı olarak oluşur. Kişinin yaşadığı alanda yer alan polenler, hastalığın ortaya çıkmasını ve şiddetini belirler. O yüzden taşınmalar sonrası şikayetlerin kaybolduğu ya da tersine arttığı durumlarla hastalar sık karşılaşır. Kuru ve rüzgarlı havalarda polen miktarları daha yoğundur ve alerjik rinit bulgularında artış görülebilir.
Yıl boyu allerjik rinitte ise nedenler daha çok ev tozu akarı, küf mantarı, hamamböceği, hayvan tüyü gibi ev içinde bulunan alerji kaynaklarıdır. Polenler ot, ağaç ve çiçeklerin üremelerinde görevli olan çapları ortalama 5-40 mikron arasında değişen erkek gametlerdir. Bilindiği gibi bu erkek gametlerin bitkilerin dişi organına ulaşması gerekir. Bu durum ya rüzgar ile birlikte hava yoluyla olur ya da böcek ve sinekler aracılığı ile gerçekleşir. Bu nedenle polenlere ait klinik bulgular bu bitkilerin çiçeklerini açtığı üreme mevsimi olan bahar aylarında olur. Rüzgarla etrafa yayılan polenler alerjiden sorumludur ve bunlar sadece bitkinin bulunduğu yerde değil rüzgarla kilometrelerce uzağa bile yayılabilir.
Ülkemizde ağaç, çayır – çimen ve otsu bitkiler olmak üzere 3 ana bitkinin polenleri alerjik reaksiyonlara neden olur. Bunların alerjik reaksiyon oluşturma olasılıkları ise, kişinin genetik yatkınlığına ve o polenin alerjenitesine bağlı olarak değişim gösterir. Bu 3 ana polen grubu arasında alerjenitesi en fazla olan bitki, “Graminea” olarak adlandırılan çayır-çimen polenleridir. Sıklıkla huş ağacı, fındık ağacı, kızıl ağaç gibi ağaç polenleri ilkbahar başlangıcında; çayır salkım otu, delice otu, parmak otu gibi çayır-çimen polenleri ilkbahar ve yaz mevsiminde; pelin, akkaz ayağı, yapışkan otu gibi yabani ot polenleri de sonbahar aylarında ortaya çıkar.
Alerjik Rinit Belirtileri Nelerdir?
En yaygın bahar alerjisi belirtileri;
Gözde sulanma
Kaşıntı
Kızarıklık
Burun akıntısı
Hapşırık
Burun tıkanıklığı
Geniz akıntısı
Öksürük, boğazda gıcık
Damakta ve ciltte kaşıntı, kızarıklıklardır.
Alerjik rinitte yakınmalar her iki burun deliğinde de ortaya çıkar, tek taraflı sürekli burun tıkanıklığı veya sarı/yeşil renkli burun akıntısı olması alerjik rinit dışında bir neden aramayı gerektirir. Belirtilerin süresi kişinin duyarlı olduğu polenin mevsimine ve süresine göre değişmektedir. Sadece ağaç polenlerine duyarlılık varsa ilkbaharın başlangıcından sonuna kadar 2-3 ay; çayır-çimen polenlerine duyarlılık varsa ki sıklıkla bahar alerjisi olarak bilinen gruptur, Nisan başı – Haziran sonu arasında görülür. Tahıl polenleri ve yabani otlara duyarlılık varsa yaz ve sonbahar boyunca belirtiler görülür. Ama kişiler her zaman tek bir polene değil, aynı anda birkaç polene birden duyarlıdır. Bu durumlarda, ilkbahar başından sonbahar sonuna kadar yakınmalar devam edebilir. Son yıllarda küresel ısınma nedeniyle polen mevsimlerinin süresi uzaması belirtilerin hemen hemen tüm yıla yayılmasına neden olmaktadır.
Alerjik Rinitten Korunma
Hem saman nezlesinin hem de astımın temel nedenlerinden biri alerji dedik. Alerji birçok ilaç yardımıyla kontrol altına alınabilir ve yaşam kalitesinin artması, sıkıntıların azalması sağlanabilir. Ama tedavinin temeli her zaman öncelikle alerjiye yol açan nedenden yani alerjenden korunmaktır. Bu nedenle “alerjenden nasıl korunabilirim, tüm çevrem onlarla kaplı” dememek gerekir.
Polen alerjisi olan hastanın çoğu zaman ilkbahar ve sonbaharda daha belirgin olmak üzere burun akıntısı ve tıkanıklığı, gözlerde sulanma, hapşırma, geniz kaşıntısı ve akıntısı, nefes darlığı, öksürük gibi yakınmalarının arttığını bilmesi ve mevsim öncesi doktoruna başvurması ve gerekirse tedavisinin yeniden düzenlenmesi gerekir. Doğru ve başarılı bir astım tedavisi; gelecekteki akciğer fonksiyon kaybını önlemesinin yanı sıra astım ataklarının sıklığını, acil hastane başvurusunu azaltır ve yüksek dozda ilaç kullanımına bağlı yan etkilerin daha az görülmesini sağlar.
Polenlerden Nasıl Korunmalı?
Polenler en sık görülen ev dışı alerjenlerdir. Havada kilometrelerce yol kat edebildikleri için ev içi alerjeni de olabilirler. Bu yüzden polen alerjisi olan hastanın yaşadığı yerde olmayan polenler de rinit ve astım atağına sebep olabilirler.
- Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde pencereleri kapalı tutunuz. Arabanızın camlarını da açmayınız.
- Evin içinde havalandırma sistemleri ve hava filtreleri kullanınız.
- Dış ortam aktivitelerini azaltınız. Özellikle polenlerin yoğun olduğu 10.00 – 16.00 saatleri arasında dışarı çıkmayınız.
- Polenlerin yoğun olduğu yerlerde egzersiz yapmaktan kaçınınız.
- Yeşil alanlarda mümkün olduğunca bulunmayınız.
- Dışarı çıkmışsanız eve girer girmez kıyafetlerinizi değiştirin ve duş alınız. Kıyafetlerinizi yatak odasında çıkarmamaya dikkat ediniz.
- Ağzınızı ve burnunuzu koruyan maske kullanınız.
Ev tozu akarlarından korunmak için:
- Öncelikle yatak odalarından başlamak üzere tüm evde halılar, toz tutabilen ev tekstil ürünleri, mobilya döşemeleri kaldırılmalı ve gerekirse sentetik, antiallerjik toz tutmayan alternatifleri ile değiştiriniz.
- Toz tutan giysiler, içi doldurulmuş veya tüylü oyuncaklar uyunan odada tutulmamalı, oyuncak ve giysileri kapalı dolaplarda saklanmalıdır.
- Akar temasını büyük ölçüde engelleyen yatak takımlarında (yastık, yorgan, nevresim) anti alerjik kılıflar kullanınız.
- Odaları sık olarak FIEPA filtreli süpürgeler ile temizleyiniz.
- Yatak takımlarını her hafta 60 derecenin üzerinde bir sıcaklıkta yıkayınız.
- Ev tozu alerjisi olan hasta, ev temizliği yapılırken ortamda bulunmamalı, kendiniz yapmak zorundaysanız maske kullanınız.
- Yemek yaparken aspiratörleri açın, yıkanmış çamaşırları ev içinde kurutmayınız.
- Halı yıkama ve nemlendirici cihazlar kesinlikle tercih etmeyiniz. Halılar yıkandıysa çok iyi kurutulması gerektiğini asla unutmayınız.
- Akar öldürücü ilaçların etkinliği çok kısa sürelidir.
- Alerjisi olan her hasta olduğu odayı nemlendirmek yerine her iki burun deliğini yatmadan önce serum fizyolojik içeren burun damlası ve spreyleri kullanarak veya bol suyla yıkayarak alerjen yükünü azaltmalıdır. Küf oluşumuna karşı önlemler alınmalıdır.
Küflerden korunmak için:
- Islak zeminlerdeki duş teknelerinde, banyo örtülerinde, su tesisatındaki sızıntılardaki küfler için gereken bakım ve değişiklikleri yaparak işe başlayabilirsiniz.
- Ev içindeki rutubetli alanlar, su sızıntısı olan tesisatlar bakımdan geçirerek, rutubete neden olan çatlakları onarınız.
- Ev içinde bitki beslenmeyin, eski kitaplarınız için önlem alınız.
- Klimaların bakımları düzenli olarak yaptırınız. Nemlendirici cihazlar tercih etmeyiniz.
Hamam böceğinden korunmak için:
- Hamam böceği alerjisi hijyeni bozuk, nemli ve kaloriferle ısıtılan bina, yurt, okul gibi topluca yaşanılan yerlerdeki duyarlı bireylerde görülür.
- Hijyene dikkat ediniz ve yiyecekleri dışarıda asla açık bırakmayınız.
- Evleri ve mümkünse tüm binayı ilaçlayınız.
- Çöpleri kapağı sıkıca kapanan çöp kutularında saklayın ve her gün dökmeye özen gösteriniz.
- Hamam böceğinin giriş çıkış yapabileceği yerlere ev içinde kontrol sağlayınız.
Alerjik Rinitte Tanı ve Tedavi Nasıl Yapılır?
Tanı ağırlıklı olarak tıbbi öykü ile konur. Bunun yanında belirtiler görüldüğünde deri ve kan yoluyla alerji testleri yapılarak tanı doğrulanır.
Alerjen maddelerden tamamen kaçınmak ve tamamen korunmak mümkün değildir. Ancak kısmen de olsa korunarak, alerjik reaksiyon yaratacak birikim engellenebilir.
Alerjik rinitin tedavisinde sorunu ortaya çıkaran nedenden yani alerjenlerden kaçınma ve ilaç tedavisi temeldir. Çoğu hastada yakınmalar böylece kontrol altına alınabilir. Burun yıkama mutlaka önerilen bir yardımcı yöntemdir. Buruna temas eden alerjen sayısını azaltır ve ilaç gereksinimini en aza indirir. Alerjik hastalıkların tedavisinde ilk yapılması gereken kişinin duyarlı olduğu alerjenden korunmasıdır. Ayrıca tedavide hastalığı kontrol altına alan oldukça etkili ilaçlar ve hastalıkta kür sağlayabilen aşı tedavisi vardır.
İlaç tedavisi: İkinci adım tedavidir. Günümüzde hastalığın bulgularını kontrol altına alarak hastaların sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürmelerini sağlayan etkili ilaçlar bulunmaktadır. Hastalığın belirtilerine göre kullanılan ilaçların türü de değişir. Örneğin burun nezlesinde antialerjik ilaçlar ve burun spreyleri, astımda ise hava yollarını genişleten ve hastalığı kontrol altına alan ağız spreylerinden yararlanılır. İlaç tedavisi kesin çözüm sağlayamamakta beraber bulguların hafiflemesine, hastaların yaşam kalitelerinin artmasına ve sağlıklı kişiler olarak hayatlarını sürdürebilmelerine yardımcı olur.
Aşı Tedavisi: İlaç tedavisi ile hastada belirgin bir düzelme sağlanamadığı ya da kesin tedavi istendiğinde aşı tedavisine geçilir. Özelikle polen alerjisinde, aşı tedavisi ile oldukça başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Öyle ki hastanın yakınmaları aşı tedavisi ile yüzde 60 – 70 oranında azaltılabilir. Ancak riskli bir tedavi yöntemi olduğu için aşıların mutlaka bu konuda eğitim almış alerji uzmanları tarafından ve acil müdahale yapılabilecek ortamlarda uygulanması gerekir. Aksi halde aşılar fayda vermek yerine, ‘anaflaktik şok’ adı verilen ağır alerjik tabloya kadar varabilen ciddi yan etkilere neden olabilir.